Milli Arayış
Bölümlerimiz  
  Ana Sayfa
  Hakkimizda
  Bize Ulasin
  Mustafa Kemal Atatürk
  => Cumhuriyet Dönemi ve Sonrası
  => Atatürkçülük(Kemalizm)
  => Atatürk İlkeleri
  => Atatürk Milliyetçiliği
  => Türk Dil Kurumu (TDK)
  => Türk Tarih Kurumu (TTK)
  => Vatan ve Hürriyet Cemiyeti
  => Atatürk'ün Bursa Nutku
  => Atatürk'ün Türk Gençliğine Hitabesi
  => Atatürk'ün Onuncu Yıl Nutku
  Milli Mücadele Dönemi
  Haberler
  Köşe Yazıları
COURAGE KNC PRODUCTIONS INC. (C)
Atatürk Milliyetçiliği
Atatürk Milliyetçiliği

Atatürk Milliyetçiliği, 1924 Anayasası'nın 88. maddesinde ve Atatürk İlkelerinde de belirtilmiş olan, din ve ırk ayrımı gözetmeksizin,ulus tanımını dil, kültür ve siyasi birliktelik gibi değerlere dayandıran milliyetperverlik anlayışıdır.[1]

Fransız İhtilali'ni takip eden yüzyıl boyunca Avrupa'da imparatorluklar bir bir bölünmüş ya da yıkılmış yerlerine ardı sıra milli devletler kurulmuştu. Osmanlı Devleti de bundan nasibini almış, Balkan devletleri isyanlar çıkararak bağımsız yeni milli devletler haline gelmişti. Batılı devletlerin baskısıyla Osmanlı Devleti karşısında savaşta mağlup olduğu zamanlarda bile topraklarını genişleten Yunanistan, Sevr Anlaşması sonrasında bu sefer de 1919 yılında Anadolu'nun işgaline başlamıştı.

Osmanlı aydınları Tanzimattan sonra Osmanlı milliyetçiliğini savundular, bazıları ümmetçiliğe yöneldi ancak aynı ümmetten olan Arap kavimleri de dış kışkırtmaların da etkisiyle Osmanlı Devleti'nden ve birbirlerinden bağımısız devletlere bölündüler. Dünya Türkçülüğü'nü savunan Turancılık fikri de İttihat ve Terakki partisi mensuplarınca benimsenmiş milliyetçilik akımlarından biriydi. Enver Paşa bu hayal ile Tacikistanda öldü.

Atatürk bu akımlardan hiçbirine değer vermedi ve daha sonradan 1982 Anayasası'nda Atatürk Milliyetçiliği olarak isimlendirilen Atatürkçü Milliyetçi görüşü ortaya koydu.[2]

Afet İnan, öğrenim gördüğü Fransız Lisesindeki tarih kitabını Mustafa Kemal Atatürk'e gösterir. Kitapta Türklerden ""ikinci dereceden sarı ırktan, istilacı barbar kavim"" olarak sözedilmekteydi.

19. Yüzyıl Avrupa'sında geliştirilen ırkçılık ve beyaz ırkın üstünlüğü tezleri Avrupa milletlerini üstün görüyor ve kendi tarihine kaynak olarak özgün uygarlığın beşiğinin Yunanistan olduğu efsanesini ortaya atıyordu. Batılı ırkçı akımların tesirinde yazılan tarih kitaplarının Türklere yaklaşımı göçebe, istilacı barbarlar şeklindeydi. Batılı tarihçiler M.Ö. 5000 yıllarında Anadolu ve Mezopotamya ve Asya'da ortaya çıkan medeniyet izlerinin keşfinden önce, Antik Yunan Medeniyetini kendi medeniyetlerinini odağına oturtuluyordu.[3][4][5]

Irklar arasında bugün görülen farkların tarih açısından önemi pek azdır. Kafatası biçimi ırkların sınıflandırılmasında kullanılırsa da toplumsal hiçbir anlamı yoktur...

Çok kitap okuyan ve tarihe ilgisi olan Mustafa Kemal Atatürk, bilimsellikten ve uzak ve ırkçı yaklaşımla yazılmış batılı tarih kitaplarından rahatsız olmuştu. 1929 ve 1930 yıllarında iki gece hiç uyumadan üzerine notlar alarak ciltler dolusu kitap okuduğu oluyordu. Yeni çıkan yabancı kitapları veya bunların özetlerini uzmanlara çıkarttırıp okuyordu.[6] Atatürk,H. G. Wells'in "Dünya tarihinin Ana Hatları" eserini bitirince hemen Türkçeye çevrilmesini istedi.[7] Tarihteki Türk uygarlıklarının, medeniyetlerin kaynağı olduğu anlatılan liselerde 1931-1939 yıllarında ders kitabı olarak okutulan 4 ciltlikTürk Tarihinin Ana Hatları adlı eserin yazılması için Türk Tarihini Tetkik Cemiyetini görevlendirdi.

Atatürk’e göre Avrupa uluslar topluluğunun fiziki sınırlar dışında, bu sistemin üstünlüğüne karşı mücadeleler mutlaka ulusçu nitelikte olmalıydı.[8] Atatürk’ün amacı ulusal ve savunulabilir sınırlar dahilinde, bir Türk ulus-devletini kurmak için Türk milliyetçiliğini öne çıkarmaktı. Atatürk milliyetçiliği din ve ırk ayrımından uzak, ortak yurttaşlık temelindedir. Ortak mazi, lisan, ahlak, kültür ve hukuk Türk Milletini oluşturan temellerdir. Atatürk'e göre, milli hudutlar içindeki "Türk Milleti'ni, etnik kökenlerine göre ayrıştırmak birkaç düşman aleti beyinsiz, mürteciden başka hiçbir millet ferdi üzerinde üzüntüden başka bir tesir bırakmamıştır".[9][2]

Yazar Paul Dumaont'a göre Kemalistlerin anlayışına göre milliyetçilik, temelde Türkiye Cumhuriyeti'nin bütünlüğünü korumayı ve ülkenin birliğini tehdit edebilecek ayrılıkçı akımları engellemeyi amaçlıyordu.[10] Recep Peker 1931 yılında bu sorunu şöyle anlatıyordu:

"Bizim aramızda yaşayan, politik ve sosyal bağlarla Türk milletine ait olan tüm vatandaşlarımızı biz kendi insanlarımız olarak düşünürüz: aralarında 'Kürtçülük', 'Çerkezlik' ve hatta 'Lazlık' gibi fikirler ve duygular yerleşmiş olsa bile, onlar bize aittir. Mevcut yanlış anlayışlar ancak mutlakiyet yönetimlerinin ve uzun süren tarihsel baskıların ürünüdür ve biz en içten çabalarımızla bunları ortadan kaldırmayı görev sayıyoruz." [11]

Paul Dumont'a göre Kemalistler böylece teorik düzlemde ırk, din ve etnik köken konularını vurgulamaktan çok, dil ve kültür üzerinde durarak bir ulus tanımı yapmaya çalıştılar ve o zamana kadar Türk ulusu içinde asimile olmamış etnik grupların böylesi bir Türkleştirme politikası ile kaynaşacaklarını umdular. Ulus tanımı yapılırken dil birliği üzerine bu vurgu, daha önceleri Ali SuaviŞinasiİsmail Gaspıralı, sonraları Ziya GökalpAhmet AğaoğluYusuf AkçuraFuad Köprülü ve Mehmet Emin Yurdakul tarafından ön plana çıkartılmıştı. Bu anlamda tümüyle özgün değildi. Atatürk, çevresinde ateşli Türkçülük taraftarı bilim adamları olmasına rağmen millet tanımını ırk temeline dayandırmadı. Afet İnan'ın 1930 senesinde hazırladığıMedeni Bilgiler kitabında yer alan ırkçı ulus tanımını bizzat kendisi[12] Dil, kültür ve ülkü birliği ile birbirine bağlı vatandaşların siyasal ve toplumsal kuruluşu şeklinde düzeltmişti.

Dört ciltlik Türk Tarihinin Ana Hatlarındaki ulus tarifinde ırkçılık dışlanır ve ulusların ırkların bir karışımı olduğu, önemli olanın akıl ve ülkü birliğinin olduğunu vurgulanır:Irklar arasında bugün görülen farkların tarih açısından önemi pek azdır. Kafatası biçimi ırkların sınıflandırılmasında kullanılırsa da toplumsal hiçbir anlamı yoktur. [13] Atatürk'e göre Türk milletini etnik unsurlara ayrıştırma çabaları, milletin toplumsal düzenini bozmaya yönelik, bozguncu, alçak, vatansız ve milliyetsiz beyinsizlerin saçmalamalarındaki gizli ve kirli emellerdir.[14] Atatürk'e göre , Türkler bir ırk ve etnik grup olmaktan ziyade siyasi ve içtimai bir camiadır. Daha önceki devirlerden kalma Kürtlük fikri, Çerkezlik fikri ve hatta Lazlık fikri veya Boşnaklık fikri gibi propagandalar milletin bütünlüğünü bozan kasıtlı yanlış adlandırmalardır ve birkaç düşman aleti mürteci, beyinsizden başka hiçbir millet ferdi üzerinde üzüntüden başka bir tesir yapmamıştır[15]

İslam'ı imparatorluğu bir arada tutmanın bir aracı olarak gören Jön Türkler'den farklı olarak Kemalistlerin laiktir. Ancak yine de uygulamada dine belirli oranda önem veriyorlardı. Türkleştirilmiş bir İslam üzerinde durarak, bunun milli Türkiye fikrinin oluşmasında pekiştirici bir etkisi olacağını düşünüyorlardı.[16]

Yine Jön Türkler'in tersine Kemalistler hem Enver Paşa'nın temsil ettiği Turancılık'ın askeri-siyasi sonuçlarını görmüş olduklarından, hem de SSCB ile ilişkilerini bozmak istemediklerinden ırk kavramını kendi ulus tanımlamasında ön plana çıkartmıyorlardı. Ancak dönemin yayın organları gibi ders kitapları da ırk düşüncesi üzerinde duruyordu. Ayrıca Turancılık 1944 yılına kadar yasaklanmamıştı.

Atatürk'e göre Misak-ı Milli sınırlarındaki etnik ayrılığı öne çıkarmak birkaç düşman aleti beyinsiz, mürteciden başka hiçbir millet ferdi üzerinde üzüntüden başka bir tesir bırakmamıştırve bunlar geçmişteki baskı devirlerinin kalıntısı yanlış adlandırmalardır. Ortak mazi, tarih, ahlak ve hukuk Türk milletini biraraya getiren değerlerdir.[9]

Afet İnan'ın Medeni Bilgiler isimli kitabında Atatürk millet tanımını vermiş ve bu tanımın içine ırk ve etnik köken, din gibi husuları katmamıştır.

Atatürk milliyetçiliği bir etnik şoven milliyetçilik değildir. Ziya Gökalp'in belirttiği has (kültür) milliyetçiliğidir. Osmanlı aydınlarının ümmetçilik fikirlerini öne çıkarması ve milliyetçiliği dışlaması Türk ulusunun zararına sonuçlar vermişti. Atatürk milli benliği bulunmayan milletlerin diğer milletlerin avı olduğunu belirtmiştir.

Avrupa menşeili "üstün ırk, aşağı ırk" nazariyeleri 19. yüzyıl Avrupasında yaygındı. Atatürkçü görüşe göre Türk milleti 1924 anayasası'nda tanımlıdır. Bu tanımda ırk ve din reddedilir. Bu tanımda "Türkiye ahalisine, din ve ırk farkı gözetilmeksizin vatandaşlık itibariyle Türk denilir" denmektedir.

1931 ve 1941 yılları arasında liselerde okutulan dört ciltlik Türk Tarih Tezi kitabında Türk toplumunun ırkçı, dinci, etnik ayrımcı ve benzeri farklılıkların öne çıkarılarak tanımlanmasına karşı çıkar. Onun yerine Ne mutlu Türküm diyene anlayışını ortaya koyar.[17]

Sömürgeci devletlerin tesiri altındaki Asya ve Afrika ülkelerindeki milliyetçilik özellikle batı ve değerlerine karşı bir tepki olarak kendini ifade etmişti. Atatürk milliyetçiliğinde batı kökenli çağdaş ilkeler, milliyetçilikten ayrı olarak faydalanılması gereken değerlerdir. Sadri Maksudi Arsal, toplumların mazide yaşadığı felaketlere ve sevinçlere olan bağlılıklarının milleti oluşturan en önemli değerlerden biri olarak görür. Turan Feyzioğlu çağdaşlaşmak, ışığa, aydınlığa, uygarlığa doğru ilerlemek milli benliğimizden uzaklaşmak değildir. şeklinde bu görüşü ifade etmiştir.

Paul Dumont Kemalist milliyetçiliği şöyle özetlemektedir:

"Kemalizm dil ve kültür birliği kartlarını oynamaya karar vermişti; henüz toplumla kaynaşmamış azınlıkların sorunlarını çözmek için dil ve kültürleri fethetme ilkesine dayanıyordu. Ancak bu arada, gerekli olduğu zaman kullanabilmek amacıyla bazı belirsiz kartları da koz olarak saklamaktaydılar."

Atatürk'ün milliyetçilik ile ilgili sözleri [değiştir]

Bugünkü Türk milleti siyasi ve içtimai camiası içinde kendilerine Kürtlük fikri, Çerkezlik fikri ve hatta Lazlık fikri veya Boşnaklık fikri propaganda edilmek istenmiş vatandaş ve millettaşlarımız vardır. Fakat mazinin istibdat devirleri mahsulü olan bu yanlış tevsimler; bir kaç düşman aleti, mürteci beyinsizden maada hiçbir millet ferdi üzerinden teellümden başka bir tesir hasıl etmemiştir.

Türk Milleti, kendinin ve memleketinin yüksek menfaatleri aleyhine çalışmak isteyen bozguncu alçak, vatansız, milliyetsiz, beyinsizlerin saçmalamalarındaki gizli ve kirli emelleri anlamayacak ve onlara müsamaha edecek bir heyet değildir. Türk Milletinin sosyal düzenini bozmaya yönelen didinmeler boğulmaya mahkumdur Mustafa Kemal Atatürk, 1929

Türkiye Cumhuriyetini kuran Türkiye halkına Türk Milleti denir(...)Türkiye Cumhuriyeti dâhilinde Türk dili ile konuşan,Türk kültürü ile yetişen,Türk ülküsünü benimseyen her kişi Türk'tür(...)Şunu unutmamak lazımdır ki;Napoleon'da Korsikalı bir İtalyan'dı.Ama Fransız olarak öldü.Ve tarihe Fransız olarak geçti(...)Bir millet oluştuktan sonra, devlet hayatında, ekonomide ve düşüncede, ortak çalışmaların sonucu doğan milli kültürde, şüphesiz milletin bütün bireylerinin bir payı ve hakkı vardır. Buna göre aynı kültürden insanların oluşturduğu topluma millet denir dersek, milletin en kısa tanımını yapmış oluruz(...)Ulus;dil, kültür ve ülkü birliğidir Aslen, Atatürk milliyetçiliği diye bir kavram çıkış noktası itibari ile yoktur. Bu kavram, 1982 anayasasında ortaya atılmış ve ırkçılık fikri ile karıştırılmasını engellemek için tasarlanmıştır. Atatürk'ün Türklük, Türk tarihi ve Türk dili hakkındaki araştırmaları da yoğundur. Aslında Atatürk bir çok konuşmasında kendisinin "Türk milliyetçisi" olduğunu dile getirmiştir. Bu konuşmalarından bazıları şöyledir:

Ben her şeyden önce bir Türk milliyetçisiyim. Böyle doğdum. Böyle öleceğim. Türk birliğinin, bir gün hakikat olacağına inancım vardır. Ben görmesem bile, gözlerimi dünyaya onun rüyaları içinde kapayacağım. Türk birliğine inanıyorum, onu görüyorum. Yarının tarihi, yeni fasıllarını Türk birliğiyle açacaktır. Dünya sükununu bu fasıllar içinde bulacaktır. Türk'ün varlığı bu köhne aleme yeni ufuklar açacak, güneş ne demek, ufuk ne demek, o zaman görülecek. - Mustafa Kemal ATATÜRK

Biz doğrudan doğruya millet severiz ve Türk milliyetçisiyiz. Cumhuriyetimizin dayanağı Türk topluluğudur. Bu topluluğun fertleri ne kadar Türk kültürüyle dolu olursa, o topluluğa dayanan cumhuriyet de o kadar kuvvetli olur. - Mustafa Kemal ATATÜRK

Bizim devlet hayatımızda bilindiği gibi Osmanlı siyaseti, gayri mütecanis unsurlardan ve maddelerden meydana gelmişti. Bunlardan bir harita yapmak mümkün olmadığı için Osmanlı siyaseti yerine yeni bir siyaset çıktı. O siyaset, millî siyaset, Türkçülük siyasetidir...Türk Ocakları, Türk Tarihinin Kutsallığını, Türk milletinin asaletini, dünyaya ilk tarihi kuranın kendi soyları olduğunu anlatmayı başardıkları gün vazifelerini yapmış olacaklardır. Türklerden alim, dahi, düşünür yetişmez iddiaları, gerçek ile taban tabana zıttır. Gerçeklerle tutarlı değildir.Çünkü, batıya ilk uygarlığı götüren, Türklerdir. - Mustafa Kemal ATATÜRK, 1930, Kırklareli

Milliyetin çok belirgin niteliklerinden biri de dildir. Türk milletindenim diyen insan, her şeyden önce ve kesinlikle Türkçe konuşmalıdır. Türkçe konuşmayan bir insan Türk kültürüne, topluğuna bağlılığını iddia ederse buna inanmak doğru olmaz. - Mustafa Kemal ATATÜRK

Türkiye Türklerin'dir. - Mustafa Kemal ATATÜRK

Bu memleket tarihte Türk'tü,halen de Türk'tür ve ebediyen Türk olarak yaşayacaktır. - Mustafa Kemal ATATÜRK

Oğuz, Kırgız, Tatar, Özbek, Yakut yok; Türk vardır. - Mustafa Kemal ATATÜRK

Bize milliyetçi derler. Ama, biz öyle milliyetçileriz ki, bizimle işbirliği eden bütün milletlere hürmet ve riayet ederiz. Onların milliyetlerinin bütün icaplarını tanırız. Bizim milliyetçiliğimiz herhalde hodbince ve mağrurca bir milliyetçilik değildir. - Mustafa Kemal ATATÜRK

Türk Milliyetçisi, gelişme ve ilerleme yolunda ve uluslararası ilişkilerde bütün çağdaş milletlere paralel olarak, onlarla bir uyum içinde yürüyecektir. Ama bunu yaparken Türk Milleti'nin özelliklerini, bağımsız kişiliğini koruyacaktır. Türk Milliyetçisi diğer milletlerin hakkına, bağımsızlığına saygı gösterecektir. Ancak böylelikle diğer milletlerden de saygı görecektir. Kimsenin yurdunda gözümüz yoktur. Çünkü her milletin yurdu kutsaldır. Türk, büyük gücünü ancak haklarına saldırı olduğu zaman kullanacaktır. - Mustafa Kemal ATATÜRK

Buradan da açıkça görülmektedir ki Mustafa Kemal Atatürk tam bir Türk Milliyetçisi olduğu gibi, Türkçe dilinin de Türk Anavatanında yaşatılması hususunda çok büyük dikkat ve özen göstermektedir.

 
Duyuru Panosu  
  Sitemiz yayın hayatına başlamıştır ... 08.09.2012  
 
   
Bugün 8 ziyaretçi (8 klik) kişi burdaydı.
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol